Tebliğ ve İrşât Çalışmaları
Tebliğ vazifesi, aslı itibariyle Peygamberlerin vazifesidir. Allah Teâlâ’nın vahyini eksiksiz bir şekilde insanlığa ulaştırmayı kapsar. Peygamberlik müessesesinin sona ermesinin ardından bu vazife, “Âlimler, peygamberlerin varisleridir” hadis-i şerifi mucibince âlimlere intikal etmiştir. Âlimler bu ulvi vazifeyi hakkı ile edâ etmek için bütün gayretleri ile mücadele etmiştir. Onların fedâkarlık ve emekleri ile Din-i Mübîn-i İslâm’ın emir ve yasakları günümüze kadar ulaşmış ve yaşatılmıştır.
İrşad, insanlara hak yolu göstermek, dünya ve ahiretle ilgili hakikatleri anlatmaktır. Daha çok emri bil maruf ve nehy-i anil münker olarak tanımlanan bu faaliyet, temel ifadeyle, insanları iyiliğe teşvik edip kötülükten sakındırma anlamına gelmektedir.
Bir toplumun felâh bulması, yani ebedî kurtuluşu, ancak tebliğ ile mümkündür. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de, felâha erişmenin tebliğ ve irşada bağlı olduğu beyan edilmiştir. Bu faaliyeti göz ardı eden kavimler bozulup yozlaşmış ve kıssaları birer ibret vesikası olarak Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılmıştır.